Türkiye’de 14 Mayıs 2023’te yapılan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimleri’nin ardından, 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler de geride kaldı.
Bu seçimlerin ardından, bazı siyasi partiler ve siyasetçiler tarafından erken seçim yapılması gündeme getirilmeye başladı.
Bu durum, hem kamuoyunda hem de akademik çevrelerde çeşitli tartışmalara yol açıyor.
Erken seçim tartışmaları, Türkiye’nin siyasi gündeminde sıkça yer alan ve çeşitli siyasi figürler tarafından farklı açılardan değerlendirilen bir konu olduğu da biliniyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, erken seçimle ilgili olarak, eğer yeterli milletvekiline sahip olsaydı, seçimi hemen yapma yönünde karar alabileceğini ifade etmişti.
Erken seçim kavramı, yeni bir anayasal sistem olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde (CHS) yer almamakta.
Mevcut sistemde, Cumhurbaşkanı ve Meclis 5 yıllık sabit bir süreyle seçilmekte. Fakat bu süre esneklik de barındırır. Bu sayede, hem Meclis hem de Cumhurbaşkanı, seçimlerin yenilenmesi kararı alabilir. Bu kararın siyasi ve toplumsal sonucu “erken seçim” olarak adlandırılabilir.
Ancak, erken seçim kararı vermeden önce dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmakta.
Diğer yandan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, erken seçim tartışmalarının Türkiye’ye zarar verdiğini, özel sektör ve dış yatırımcıların kararlarını ertelemesine neden olduğunu belirtti.
Bu perspektiften bakıldığında, erken seçim tartışmalarının ekonomik istikrar üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği ve yatırımcı güvenini sarsabileceği anlaşılmakta.
Erken seçim tartışmaları, sadece iç politika açısından değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve dış politika bağlamında da önem taşımakta. İngiltere’de yaşanan erken seçim öncesinde göç konusu gibi, Türkiye’deki erken seçim tartışmaları da ülkenin dış politikasını ve uluslararası imajını etkileyebilir.
Sonuç olarak, erken seçim tartışmaları, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısını etkileyen karmaşık bir konu olmasıyla biliniyor.
Siyasi liderlerin ve uzmanların görüşleri, bu tartışmanın toplum üzerindeki etkilerini ve önemini vurgulamakta. Bu nedenle, erken seçim kararı alınırken, tüm bu faktörlerin dikkate alınması ve geniş bir perspektiften değerlendirilmesi gerekmekte.
Bu hususları, alanında uzman akademisyenler ve siyasetçiler şu şekilde sıralıyorlar:
1. Ekonomik Durum:
Prof. Dr. Veysel Ulusoy (Ekonomist):
“Erken seçim kararı, ekonominin hassas olduğu bir dönemde alınırsa, belirsizlik ve istikrarsızlık ortamına yol açabilir. Bu durum, yatırımları olumsuz etkileyebilir ve döviz kurlarında dalgalanmalara neden olabilir.”
Dr. Murat Çalışkan (Siyaset Bilimci):
“Erken seçimler, kısa vadeli siyasi hesaplar gözeterek ekonomik reformları geciktirebilir. Bu durum, uzun vadede daha ciddi ekonomik sorunlara yol açabilir.”
2. Siyasi İstikrar:
Prof. Dr. Fuat Keyman (Siyaset Bilimci):
“Sık sık yapılan erken seçimler, siyasi kutuplaşmayı derinleştirebilir ve ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyebilir. Bu durum, hem iç politikada hem de dış politikada olumsuz sonuçlara yol açabilir.”
Prof. Dr. Ümit Özkırımlı (Anayasa Hukuku Uzmanı):
“Erken seçimler, anayasal kurumların işleyişini ve demokrasinin işleyişini zayıflatabilir. Bu durum, uzun vadede hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi temel değerleri tehlikeye atabilir.”
3. Toplumsal Kutuplaşma:
Doç. Dr. Nesrin Özcan (Sosyolog):
“Erken seçimler, toplumdaki kutuplaşmayı ve gerginliği artırabilir. Bu durum, sosyal çatışmalara ve şiddete yol açabilir.”
Erken seçim, demokratik bir hak olmakla birlikte, bu kararı vermeden önce dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gereken önemli hususlar bulunmakta.
Ekonomik durum, siyasi istikrar ve toplumsal kutuplaşma gibi faktörler göz önünde bulundurulmalı.
Bilimsel araştırmalar da erken seçimlerin bazı riskler barındırdığını göstermekte. Bu nedenle, erken seçim kararı, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımıyla, tüm yönleriyle değerlendirilmeli ve bu doğrultuda karar verilmeli.